Parça (Piece)
Gökyüzünde bulutlar eğilip bükülüyordu. Katı bir hale geçmeye çalışıyorlardı sanki.
Rüzgar şiddetlenmiş, ağaçlar durmaksızın sallanıyordu. İstemsizce arkama dönme isteği geldi.
Tahmin ettiğim kişiydi.
- Merhaba Zeus.
+ Merhaba Kvasir.
- Burada ne arıyorsun?
+ Senin için geldim.
- Bir şey mi söyleyeceksin?
+ Evet, fakat nasıl söylesem bilmiyorum.
- Direkt söyle gitsin.
+ Evet, böylesi daha iyi. Artık buradan gitmen gerek.
Pek şaşırmamıştım. Her yerde uzun süre kalamadığımı öğrenmiştim artık.
Biraz sesli bir şekilde iç geçirip ayaklarımı esnettim.
- Peki, bu sefer neresi?
+ Cehennemin dibine
Bunu söylerken ağzı kulaklarına varıyordu. Benim içinse sürpriz olmuştu.
- Nasıl yani, anlamadım?
+ Cehennemin dibine gitmen gerekiyor. Bazı sorunlar var.
- Tartarus. Bana gerçekten Tartarus'a mı gitmem gerektiğini söylüyorsun?
+ Evet, tam olarak bunu söylüyorum.
- Ben orada ne yapabilirim ki? Görevin amacı ne?
+ Yerleri ve yaşayanları kontrol etmek tam olarak senin görevin. Tartarus'a git. Ayrıntıları sana yolda anlatırım.
- Sen mi? Ulaklara ne oldu? Bu görevin kodu nedir Zeus?
Yüzü son derece ciddi bir şekilde, sadece tek bir kelime söyledi.
+ Fulminatus.
Yorumlar
Yorum Gönder